• dinleyicilerine tecavüze yeltenme ile çoğu zaman yetinmemiş, bir adım ötesini de bazı eserleri ile tatmış olan besteci. uzaklarda bir yerde burslu olarak okumakta olan bir arkadaşımızın kieslowski'nin öldüğü gün bütün aylığını iki şişe şarap ve parmesana yatırıp ağlayarak bu besteciyi dinlediği de bilinmektedir.
  • tanrisal bir sevgiyle bagli oldugum muzikci. konserinde t-shirtimi yirtabilecegim, kendimi jiletleyebilcegim, sinir krizi gecirip aglayarak bayilabilecegim tek muzik adami. yani turneye ciksa pesinden diyar diyar suruklenip groupiesi olacagim hatta ve hatta verecegim sahsiyet. bir digeri icin (bkz: kieslowski)
  • 1955, polonya doğumlu besteci, daha çok krzysztof kieslowski filmleri, dekalog, the double life of veronique, three colours blue, three colours white, three colours red*, için yaptığı müzikler ile tanınır.. ama preisner bu kadar mıdır, değildir elbet, louis malle’in damage'ı, luis mandoki'nin when a man loves a woman'ı, agnieszka holland’ın secret garden'ı, charles sturridge’in fairytale: a true story’si de preisner’e aittir.. albümlerinden “requiem for my friend”i kieslowski’ye ithaf etmiştir.. preisner yaptığı film müzikleri ile de berlin film festivali’nden, fransız film akademisi’nden çeşitli ödüller almıştır..
    bu didaktik lafların dışında preisner, müzikleriyle mucizeler yaratan bir polonyalıdır.. sadece on the wisla'sı bile insanı deli divane etmeye yeterdir..
  • van den budenmayer maskesi altındaki besteleri daha klasik tarzda ama çok daha dokunaklıdır. insanın en derin noktalarına nüfuz edebilen bu sesleri vermekte üstüne yoktur. belki bir nebze olsun eleni karaindrou...
  • ozellikle yuksek sesle dinlenmesi gereken muzisyen.
    (bkz: tuyleri urpermek)
  • polonyalı kompozitör. bir çok filmin muzigine imzasını atmısh. bunlardan en cok bilinen filmleri 1993-1994 yıllarında yapılan "three colours: blue, white, red" üçlemesi...
  • krzysztof kieslowski sayesinde hayatıma girmiş bestecidir. polonya sevgimi ve merakımı adeta katlamıştır kendisi. herhangi bir soundtrack albümünden herhangi bir şarkısını açıp dinlediğinizde, seven biriyseniz hayal kırıklığına uğramayacağınıza eminim. çünkü hepsi eşsizdir, otuz saniyelik piyanosundan tut, dört dakikalık konçertosuna kadar. yetenekten çok deha ile ilgili bu bence, hüzünle beraber ayrı bir dünyaya kapı açıyor resmen. sinemaya eli değmiş en iyi müzisyenlerden biri, uzun bir süredir listemde vazgeçilmezim.
  • kieslowski'yle yaptığı işler kadar ses getiren bir diğer çalışması da david gilmour albümlerine yaptığı orkestrasyonlardır. stüdyo kaydı olan on an island albümünde ve özellikle gdansk baltık filarmoni orkestrası şefi olarak çıktığı live in gdansk canlı kayıtlarında preisner'in varlığı etkileyicidir.
  • ağlatır.
    (bkz: lacrimosa)
hesabın var mı? giriş yap