• uc kadin huviyet cuzdanlarini acmislar, bekliyorlar. mavi kadin unutmayi ogrenecek. beyaz kadin masumiyeti. kirmizi kadin hepimizin ruyasi, zetina dikis makinasi.
  • hayranlarının kırmızıcılar ve maviciler olarak ikiye bölündüğü üçleme. daha kimsenin "beyazdır benim olayım" dediğini duymadım. beyaz kanımca üçlemenin en gerçekçi ve ayakları yere basan filmi. para ve iktidarsızlık gibi görece daha somut sorunlara eğildiğinden ve sürprizler, rastlantılar daha az yer aldığından böyle bir tarafı var. biraz da beyaz renk gibi. somut, sıkıcı ve tekdüze. mavi ise yine üçlemenin en masalsı ve büyülü filmi. gerçeklikten daha kopuk ve diyaloglar yerine imgeler ve müzik konuşuyor. mavicilerin aklını başından alan işte bu büyülü atmosfer ve onun içindeki kırık masal prensesi binoche. kırmızı ise bu ikisinin ortasında yer alıyor. tam da büyülü gerçeklik denilen şeye denk düşüyor. araba kazaları, telsizler, telefonlar ve moda defileleri gibi somut gerçeklerin içinde bakmasını bilen gözlerin çıkartabildiği mucizeyi gösteriyor. rastlantıların ördüğü hayatlarımızın içindeki ışığı açığa çıkartıyor. öğleden sonra hakimin odasında aniden parıldayan güneş ışığı gibi. benim gibi kırmızıcıları çarpan da bu olsa gerek.
  • aslında üç erkeğin hikayesi üç renk.

    birincisi gözle görülebilecek kadar tutkuluydu*.
    ikincisinin tutkusundan gözleri körelmişti*.
    üçüncüsü gözlem tutkusundan körleşmişti*.
  • 3 film birden mukkemmel ama en guzeli bence beyaz. neden sozluk yazarlarinin bu filmi digerleri kadar sevmedigini anlayamadim. beyazin son sahnesi nerdeyse beni de aglatacakti. benim icin siralama mavi<kirmizi<beyaz.
  • uclemenin ortak sahneleri.- mahkeme salonu,- beli bukuk yasli bir kadinin bi siseyi cam sise kumbarasina atmaya calismasi.mavide atamaz.beyaz da zorlanir ama attigini goruruz.kirmizi'da valentine(irene jacob) gider kadinin yanina ve siseyi kumbaraya birakir. ucleme kirmizi'nin bu sahnesiyle biter.
    cok iyidir. özellikle mavi olani. mavi hicbir filmde bu kadar etkileyici olmadi, julie'nin elinde avizesinden cekip aldigi kesme kristaldeki mavi kadar..filmin bitisindeki müzigin mavisi kadar..
    (bkz: mavi)
  • uc filmde de bi yerlerde gozuken "geri donusum kutusuna sise atmaya calisan iki buklum ihtiyar" figuru kadar etkileyici sahnenin insanin omru hayti boyunca gormesi pek mumkun olmayan uc filmlik renk cumbusu.
  • içselleştirilmesi epey zor olan filmlerden oluşan üçleme. en azından benim için öyle oldu. filmdeki görüntü olayına girmeyeceğim hiç. çünkü; adı renk, konusu renk olan filmler çekiyorsanız bütün filme o renk tonunun hakim olması bir nevi mecburiyet. fransız ihtilali'nin getirdiği özgürlük, eşitlik ve kardeşlik kavramları için şöyle çıkarımlarda bulundum filmler için:

    --- spoiler ---

    bleu:kadın, kocasını kaybetti. acısını bir nebze olsun atlatmaya çalışıyor onun hatırasını yaşatarak ama hala onunla yaşıyor. hatta bir başkasıyla yeni bir hayata başlamak istiyor. onu bağlayan bir şeyi yok yani özgür ama yine de kocasının hatırası var. tam anlamıyla özgür olamıyor.

    blanc:adam karısını tatmin edemiyor, hem cinsel açıdan hem de parasal açıdan. karısının kendinden üstün olduğunu düşündüğü meziyetleri var. adam daha sonra zengin oluyor. yani karısıyla kendini bir nebze olsun eşitliyor. ama bu eşitlik nereye kadar bir eşitlik.

    rouge:kardeşlikten kastın da dostluk, arkadaşlık olduğunu düşünüyorum. biriyle nereye kadar, ne zaman arkadaş ya da dost olabiliriz?

    --- spoiler ---

    ancak; filmlerdeki asıl anlamın üç filmde de gözüken çöp kutusuna cam şişeyi atmak isteyen yaşlı kadında olduğunu düşünüyorum:

    --- spoiler ---

    bleu'da yaşlı kadın özgürdür ama, cam şişeyi çöp kutusuna atabilecek gücü yoktur. ana karakter kadınla ilgilenmez bile çünkü herkes özgürdür.

    blanc'da insanlar eşittir ama şişeyi çöpe atarken çok zorlanır. bir genç gibi rahatlıkla hareket edemez. ana karakterimiz kadının o halini görür ve gülümser. çünkü herkes eşittir.

    rouge'de kadın şişeyi çöp kutusuna atmakta yine zorlanır ana karakterimiz onun yanına gider ve şişeyi çöp kutusuna atar. herkes rahat eder. çünkü; herkes kardeştir.
    --- spoiler ---

    işin özü şu diyor krzysztof kieslowski:

    özgür olabiliriz, eşit olabiliriz ama bu her zaman yeterli olmayabilir. eğer kardeş olursak yaşamı daha güzel ve olanaklı kılabiliriz.
  • hiyerarşide beyaz aristokrasi, mavi burjuvazi ve kırmızı da proleterya'dır.
  • mavi - geçmişi silmek için biriyle sevişmek
    beyaz - geçmişi hatırlatmak için biriyle sevişmek
    kırmızı - anı zehir etmek için biriyle sevişmek

    (bkz: kirmizilim sana yandi canım)
  • özellikle müzikleri ile insanı cezbeden mükemmel üçleme

    --- spoiler ---
    kanaatimce

    mavi kaçısı
    beyaz kovalayışı
    kırmızı yakalayışı

    anlatmaktadır
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap