7104 entry daha
  • #163267465**

    bölüm 6. zafer

    öfkeden çılgına döndü. önce güçlü bir çığlık attı herkes sessizlikle şaşkınlığa büründü. çok az konuşurdu ve duygularını çok az gösterirdi. sonra onu kucaklayan yoldaşını iterek tuttuğu dalı kopardı ve ağacın gövdesine vurarak kırdı.

    artık elinde sivri bir mızrak vardı.

    ağacın gövdesine ayaklarını yasladı ve kendini son gücüyle iterek aşağıya doğru bir roket gibi fırlattı.

    tam o sırada vaşak başını yukarı kaldırdı ve aynı saniyede gözüne mızrağın saplanmasıyla can'ı bedeninden ayrıldı. ayaklarıyla vaşağın suratından destek alarak zıpladı havada ters bir takla attı ve bir üst dala kondu. tıpkı set gibi göğsü yukarıda ve dik duruyordu kendinden emin, çevik ve kudretliydi.

    çünkü o bir savaş sincabıydı.

    o'na "red" derlerdi. vaşakla daha önceki mücadelesinde bir gözünü kaybetmişti sağ gözü yaralı ve kapalıydı.

    vaşağın pençeleri yavaşça gevşedi. set'in minik bedeni ağacın gövdesiyle pençenin arasından sıyrıldı önce küçük bir dal'a çarptı sonra o daldan sekerek toprak zemine düştü. ardından vaşağın cansız bedeni set'in yanına sertçe yığıldı.

    red hızla set'in yanına koyuldu sincaplarda o'nun etrafına toplandı. nöbette ve devriye de olan diğer savaş sincapları da yeni yetişebilmişlerdi. hemen set'in yanı başında yatan vaşağın üstüne tırmanıp hala canlı olup olmadığını kontrol ediyorlardı.

    set'in göğsü ezilmiş kaburgaları kırılmış ve yüzü yaralanmıştı. red o'nu babası gibi severdi bildiği her şeyi o'ndan öğrenmişti. red elini o'nun başına koyarken diğer sincaplar usulca ağlamaya başladı.

    set elini hafifçe kaldırıp parmağıyla gökyüzünü işaret etti. ağaçların sakladığı gökyüzünün boşluğunu bulutlar kapatmıştı. set yıldızları görmek istiyordu.

    red o'nu hemen kucağına aldı ağaçsız sarı yeşil düzlüğe doğru koşmaya başladı diğer sincaplarda arkasından dalgalar halinde ormanın içinde süzüldüler. düzlüğe vardıklarında gökyüzündeki bulutlar sihirli bir şekilde silinerek kayboldu. ay birden karanlık oldu gökyüzünde sadece yıldızlar kaldı. red, set'i eski yıkılan dev yaşlı ağacın tomruğunun üstüne nazikçe yerleştirdi.

    set diğer sincaplara baktı ve gülümsedi her biriyle harika anılar biriktirmiş her biriyle tüm duyguları paylaşmıştı hepsi minnetle o'na bakarken sincapların gözlerinden yaşlar süzülmeye devam ediyordu. set'in canı yanmıyordu içinde huzur vardı. başıyla onları gülümseyerek selamladı sincaplar saygıyla başlarını eğip selamına karşılık verdiler.

    red'e döndü gözünün içine baktı teşekkür edercesine gözlerini hafifçe kırptı. red derin bir nefes verdi. bir yandan çet arkasında seslice gürül gürül ağlıyordu. set önce çet'i sonra diğerlerini gözünün ucuyla red'e gösterdi. onlar artık red'e emanetti. red'in yüzü asıktı set o'na öyle bir şefkatle baktı ki red'in tedirginliği ve pişmanlığı tamamen silindi ve içine huzur doldu.

    set o'na son bir veda gülümsemesi verdi ve başını tekrar göğe çevirdi yıldızların arasında o'nu gördü. sevgilisi güzel narin "net" ellerini uzatmış kollarını açmış o'nu bekliyordu.

    gülümsedi.

    sonra yavaşça son nefesini verirken küçük bedeninden ayrıldı. göğe doğru yükselmeye başladı. güzel ve narin net'in yanına hemencecik ulaştı özlemle sıkıca birbirlerine sarıldılar bir müddet öyle kaldılar.

    ikisinin göğsünden bir ışık belirdi. birden aralarında ışıktan bir bağ kuruluverdi. başlarını eğip onları bağlayan ışıktan bağ'a baktılar sonra birbirlerine gülümseyerek yıldızların üzerinde zıplamaya başladılar.

    sincaplar set son nefesini verirken bulanık bir görüntüyle o'nun göğe yükselmesini izlemişlerdi. set ve net birbirine kavuştuğunda yıldızlar'ın rengi kısılmış onlar iki yıldız gibi ama yıldızlardan çok daha parlak bir şekilde parlamışlardı.

    onların yıldızların üzerinde zıplamalarını izlerken her biri göğe doğru daha da yaklaşmak istercesine parmak uçlarının üzerine dikilmiş dik duruyor set ve net'in yıldızların üzerinde zıplamalarını izliyorlardı.

    her birinin iri koca siyah gözlerinden yıldızlar yansırken yüzlerinde huzurlu bir gülümseme vardı.

    son
  • başlık: yılmaz amca

    denize kıyısı olan küçük bir ilçede hanımı ve iki engelli çocuğuyla hayatını sürdüren yılmaz amca 80'li yaşlardadır. hem kendisi hem hanımı kültürlü ve yaşam enerjisi yüksek aynı zamanda çok misafirperver insanlardır.
    bir hafta sonu yılmaz amcalara kahvaltıya iki misafirleri gelir. misafirler, komşusunun oğlu nurullah ile arkadaşıdır. kahvaltıdan sonra nurullah ile yılmaz amca tavla oynar. tavla, belki de yılmaz amcanın bu hayattaki en büyük tutkusudur. onlar tavla oynarken masada yanlarında duran defter, nurullah'ın arkadaşının dikkatini çeker. yılmaz amca yalnızken kendisiyle tavla oynar ve skorları o deftere not alırmış. nurullah'ın arkadaşı bunu duyunca şaşırır ve çok geçmeden yılmaz amcaya sorar (gülerek) : peki kim daha iyi oynuyor ?
    yılmaz amca ( gülerek) : rakip çok iyi der…
28 entry daha
hesabın var mı? giriş yap