273509 entry daha
  • kuvvetli ve derin duygusal bir bağ, ilişki için yüksek bir öneme sahiptir. onu sevmemin, saygı duymamın, ona değer vermemin doğal bir sonucudur bağ. bağlar değerli ve nadirdir. az bulunur lakin bir kere yakalandığında bırakması da zor olur. yahut kuvvetli ve derin duygusal bağı kaybetmek, o kişinin ölmesi yahut onun sizi hayatınızdan çıkarması ya da ortada anlaşmazlık ve sevgisizlik yokken sizin onu hayatınızdan çıkarmak zorunda kalmanız, büyük bir acıdır. bağlara çok değer veriyorum. ilişkilerden daha çok. ilişkileri yozlaştırmış toplumlar, topluluklar, kitleler, kesimler, gruplar, insanlar var ancak bağ yozlaştırılamaz. çünkü zaten değerli ve anlamlı bir insanla bağ kurduğunuzda, onun bu bağı devam ettireceğini bilirsiniz.

    dünyadaki çoğu iz bırakmış, anlamlı, değerli eserler, düşünceler, icatlar; hoşnutsuzluk, acı ve buhran üzerine meydana gelmiştir. varoluşun getirdiği acı, engin bir bilincin getirdiği acı, zekanın getirdiği acı, derin bir yüreğin getirdiği acı, yaşamanın getirdiği acı, hoşnutsuzluk, toplumla anlaşamama, toplumda yer edinememe, büyük sanatçılar, filozoflar, bilim insanları yetiştirmiştir. dostoyevski'nin edebiyat dünyasına ve psikoloji bilimine kazandırdıkları onun çektiği acılardan ileri gelmektedir.

    fakat aslında mesele çevresel koşullar değil, insanın doğuştan taşıdığı gelişmiş bir zeka, akıl, bilinç, yürek ve zihne sahip olmakla ilgili bir durumdur. insanın bir şeyden çok etkilenmesini sağlayan şey, yaşanılan olayın büyüklüğü değil, ne kadar hassas bir kalbe ve beyne sahip olmakla ilgilidir. karakterin ailede şekillenmesi, yani çocukluk da önemli bir rol oynar lakin asıl olay beyinsel ve kalpseldir. beynimizin yapısı bir konuyu becerebilmemiz için yatkın değilse, ne kadar çalışırsanız çalışın bir şey ifade etmez.

    mutsuzluk, nitelikli ve gelişmiş insanların karakteristik bir özelliğidir. sosyalleşmeme, derinliksiz insanlardan uzak durma, cinselliğe ve alkole koyulan mesafe, barı ve gece kulüplerini hayatından çıkarma, bu insanların davranışlarıdır. çünkü derinlikli insanlar böyle basit şeylerin peşinde koşmazlar. kendileri gibi derinlikli insanlarla ve ortamlarla etkileşime girme eğilimindedirler. düşünürler, sorgularlar, şüphe duyarlar, nitelikli, değerli ve anlamlı şeylerin peşinde koşarlar. belkide odalarına kapanıp onların kendilerine doğru gelmelerini beklerler...

    öz sevgi çok tatlı bir duygudur. kendini sevmek bütün insanları sevmekten daha anlamlı ve değerli bir iştir. çünkü kendini seven insan, ama gerçekten seven, kötü niyetten ve samimiyetsizlikten ve yalandan ve sahtekarlıktan uzak bir şekilde kendini seven insan, başkalarını da sever. ve bu duygu çoğunlukla bilinçaltımızdadır. insan bu sevginin tamamını bilinç düzeyinde hissedemez ama kendini çok seven insan, öz sevgisinin tamamını hissedebilseydi dünyanın en mutlu insanı olabilirdi.

    kendimle zaman geçirebiliyorum. kendimle konuşuyorum. düşünce ve fikir üretiyorum. kendi kendime, analiz, çıkarım ve tespitlerde bulunuyorum. sanatla, bilimle ve felsefe ile ilgileniyorum. yalnız değilim. ailem var. ailemin her bir ferdi hayatta. insan bir eş ihtiyacı içindedir ama kendisiyle zaman geçirilmeyi ve mutlu olmayı da bilmelidir.

    bazı insanlar ölümsüz olmak isterler. ama bu ölümsüzlük fiziki değildir. ölmeden önce dünyaya elle tutulur bir şey bırakmak, iz bırakmak. ben iz bıraktım. bunu bir eserle değil, insanla yaptım. ahlaki ve manevi şeyler öğrettiğim bir kız vardı. onu hayata hazırladım ve "bilincim, senin bilincinde yaşayacak" dedim. o yaşadıkça, ben öldükten sonra bile yaşamaya devam edeceğim. insanlara bir şeyler öğretmeyi seviyorum. onlardan bir çıkar gözetmeden. hayallerimden biri toplumu daha iyi, daha ahlaklı, daha nitelikli bir toplum haline getirmek. bunun için yeterli donanım ve ahlak anlayışına sahibim.

    iyi bir yönetmen ya da nitelikli bir psikolog olabilirdim. lakin hayat, veyahutta türk eğitim sistemi buna izin vermedi. 'iyi' bir yönetmen ya da 'nitelikli' bir psikolog olamasaydım da, ikisinden birini icra ederek kendimi gerçekleştirebilirdim. kısa filmlerim var. sanat üretmeyi seviyorum. çok güzel senaryoları, ortalama oyuncularla, ortalama materyallerle, ortalama bütçelerle sanatsal bir eser haline getirebilirdim. sadece tek bir telefon kamerasıyla çektiğim kısa filmlerim hala youtube kanalımda duruyor. biri bana, "sen de yönetmen potansiteli var" dedi. kendimi tanıdığım için bunu biliyordum ancak başta türk insanı olmak üzere dünyayı sanatla buluşturmayı, sinemanın artık sığ bir hale geldiği 21. yüzyıldan umut kesmemelerini, türk sinemasını daha da zenginleştirmeyi başarabilirdim. depresifliğe dair bir kısa film çektim, bazı insanlar yarısında kapattılar içleri daraldığı için. bu da benim duyguyu vermek konusunda başarılı olduğumu gösterdi.

    dünyanın en amatör kısa film yönetmeni olarak, 2 kısa filmimde çok amatör bir müzisyenle çalıştım. birinde onu tanımadan önce bestelediği bir müziği kısa filmimin sonunda kullandım, diğerine kısa filmi izleyerek müzik besteledi. benim için tatmin edici 2 çalışmaydı.

    bir insanı mükemmele yakınlaştıran şey mütevazıyettir. insan ne kadar mütevazı ise mükemmele o kadar yakınlaşabilir. zihinsel, duygusal, fiziksel yeteneklerine karşın kibre kapılmayan, başarısına ya da ününe ya da parasına rağmen nezaketini, tevazusunu, saygısını, inceliğini bırakmayan insan mükemmele yakındır.

    bir zihni merak etmek, çok kaliteli bir ilgi alanıdır. birinin parasına, tipine, mesleğine, eğitim seviyesine, kariyerine, gücüne ilgi duymak yerine zihnine ve kalbine ilgi duymak, insanı derinlikli yapar. bir arkadaşla, bir sevgiliyle, bir eşle birlikte düşünce ve fikir üretmek, karşılıklı analiz, çıkarım ve tespitlerde bulunmak, sanatsal eserleri kritik etmek, bilim ve felsefe konuşmak, birlikte zihinsel ve duygusal şeyler paylaşmak, bir yalnızlığı birlikte paylaşmak değerli ve özel şeylerdir. iki insanın arasında olup biten bu özel şeyleri kimsenin bilmemesi de doğru olandır. hayat da son derece sade ve basit yaşamalı. kendine ait bir ev, iş, eş, çocuk. evden işe, işten eve gitmek, aileyle ilgilenmek. ve eşinle derin konuşmalar yapabilmek. anlaşabilmek, derin ve kuvvetli bir bağ. anlayışlı, şefkatli, sevgi dolu bir kadın. fiziksel şeyleri karmaşık hale getirmemek. sade bir ilişki. minimalist bir yaşam. ailenin önemi ve değeri. az insan, az eşya.

    baran diye bir iran filmi var. ciddi olarak the godfather'dan daha iyi olabilme ihtimalini düşündüm. içimdeki, kalbimdeki, zihnimdeki aşkı ve sevgiyi en iyi anlatan film. saf, masum, temiz. 3 kere izledim bu filmi. benim için özel bir film. sevgi çok değerli, en büyük erdemlerden biri. burada da sevgiyi görüyoruz.

    anlayış çok özel bir şey. özellikle de bir kıza çok yakışıyor. anlayış anlama, anlamlandırma, bilinç, farkındalık, nezaket, sağduyu, sabır gibi anlamlara da geliyor. insanın anlayış seviyesi ne kadar yüksekse o kadar nitelikli oluyor. bu insani, ahlaki ve manevi bir niteliktir. insan anlamadığı şeyi sevemez, ona saygı duyamaz, bilemez, göremez.

    maneviyat çok önemlidir bazı insanlar için. maneviyatsız yaşayamazlar. maneviyat çok geniş bir anlam. saygı, sevgi, doğruluk, ahlak, hassasiyet, iyilik, yardımseverlik, iyi niyet, hoşgörü, alçakgönüllülük, akıl, zeka, zihin, ciddiyet, saflık, masumiyet, nezaket, tevazu gibi daha sayamadığım bir çok güzel anlama geliyor. maneviyat benim için de çok önemli. maneviyatımın olmadığı bir dünyada yaşamak bana ağır gelirdi.

    düşünmek bir erdemdir. insanların azı düşünür. genel olarak zevkin peşindedirler. düşünmek, sorgulamak, anlamak, fark etmek, görmek, bilmek değerli şeyler.

    teknik açıdan sorunlu bir hikaye yazmıştım. bir birinci tekil şahısa, bir üçüncü şahısa geçen bir hikaye. 2014'ye yazmıştım sanırım. birine okuttum, çok etkilendi. benim çok karamsar, duygusal ve varoluşsal olarak acı çeken bir insan olduğumu düşündü. kendisini kötü hissetti. dramatik bir hikayeydi. ama yazdığım için tatmin olmuştum. çünkü iç dünyamın bir göstergesiydi.

    bir ideolojiye gönül veren insanlar kullanılıyorlar. her zaman bir ideoloji en çok onu ilk ortaya atan insan için tatmin edicidir. sonradan gelenler de bu ideolojinin önderi, başat aktörü olmaya çalışırlar. aslında istedikleri hükmetmek, cebini doldurmak ya da mevki sahibi olmaktır. çıkarlarını ideolojiler üzerine kurarlar ve o ideolojiye gönül veren insanları kullanmaya çalışırlar. bir ideolojiyi benimserken çok dikkatli olmakta fayda vardır. söylemlerinizi başkalarının çıkarlarını gözetecek şekilde değil, sizi ifade edecek şekilde yapın.

    insanlar utanmanın kötü bir şey olduğunu düşünüyorlar. hatta utanmanın utanılacak bir şey olduğunu. aslında utanma çok değerli ahlaki ve manevi bir duygudur. insanı kötülüklerden, yanlışlardan ve pisliklerden uzak tutar. ben de utangaç bir insanım. sosyal bir insan olmamın önündeki engellerden biri de bu. sabır da çok değerlidir.
  • yeni bir bilgi öğrendiğimde, yeni bir şarkı keşfettiğimde, başıma gelen komik şeylerde, yaptığım sakarlıklarda, komik duruma düştüğüm şapşallıklarda...
    koşa koşa gelip anlatacağım biri olmayınca.
    işte o anlarda...
    telefona sarılıp sunay akın gibi "bakın bakın ne anlatıcam!" işgüzarlığı yapamamak çok koyuyor bazen.
  • neyi özlediğimi bilmiyorum, ama bir insanı özlemediğimi biliyorum. bir anı, bir hissi, bir hazzı özledim.biliyorum.

    yaşattığın için teşekkür ederim.
  • tomorrowland 2012 den sonra hiçbir tomorrowland 2012 ile yarışamadı. 2012 yılında sweedish house mafia grubu dağıldı. 2012 de birkaç şey daha yaşandı. sanki bu rastgelikle bir alakam varmış gibi benim için 2012 den sonra hiçbir şey yolunda gitmedi. günden güne bilincimin ortaya çıkardığı acı arttı, dünya acısı ve melankoli benim üzerimde dramatik bir etki kazandı. ne olduysa 2012 den sonra oldu. 2012 benim hayat fonksiyonumun negatif bir sayıyla çarpılıp, altüst olmasına sebep oldu.
  • bu ara gizli gizli güllü dinliyorum ben.
    ...
    gözlerimde senin gözlerin kaldı
    ellerimde senin ellerin kaldı
    ...
  • neyse artık olan olduğuna göre alkolümden bir yudum alıp nasıl hissettiğime değil neyi hakettiğime odaklanayım.
  • aile, toplum normları, akrabalar, karakter, dış görünüş. ne garip geliyor insana. biz seçemiyoruz hiçbirini ama seçemediğimiz şeylerin sonuçlarını yaşıyoruz.

    hayat çok garip ama bir o kadar da basit. belki de basiti zor yapan insanlar.
  • sözlüğü bu yüzden seviyorum :

    resmen düşüncelerimin evrimini gördüm…
    7-8 sene önceki mesajlarımı okudum ve aman tanrım… ne kendini beğenmiş bi dil kullanmışım insanlara karşı.
    eğer ben olsaydım karşı tarafımdaki 2-3 mesajdan fazlasını yazmazdım. 300 küsür mesaja cevap veren arkadaşlar hepiniz birer evliyasınız!
  • yeni bir ilişki artık çok zahmetli geliyor.

    sadece ben mi böyle düşünüyorum bilmiyorum ama uğraşmak emek harcamak zaman harcamak off düşünmek bile yoruyor.
  • hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum diyeceğim günler mi yaşıyorum yoksa henüz genç olduğum için o en mutlu anım ileride mi?
    cevap ne olursa olsun çok şükür hepsine.
1276 entry daha
hesabın var mı? giriş yap