hesabın var mı? giriş yap

  • yılanların damaklarında bulunan ve koku alma duyularını güçlendiren organdır. çatallı dilleriyle havadaki koku moleküllerini toplayıp dillerini damaklarında bulunan bu organa sürterler ve böylece avlarının kokularını, kokularından yerlerini, vücut ısılarını, vücut ısılarından ne kadar uzakta veya yakında olduklarını tespit ederler. bu organın, başın her iki tarafına da uzanan iki odacığı vardır. sıcakkanlı hayvanlar hareketsiz durduklarında bile termal enerji yayarlar. yılanın beyni bu organ sayesinde avının yerini belirler.

  • ne zaman göz önünde bir yerde olsa sözlük çöküyor. geçen konferansa geldi okula o zaman da yavaşladı. televizyona çıkıyor sözlük kepenk indiriyor. evinde bir dinamoyla sözlüğü ayakta tuttuğunu düşünüyorum. fare gibi giriyor tekerleğin içine, koşuyor sanki.

  • 33 yaşındaki arkadaşım: yaşıtlarım online oyunlarda isim yapıyorken ben hala kahvede king oynuyorum ya.. adeta sanayi devrimine ayak uyduramayan osmanlı gibiyim.

  • tahminimce 1990'lı yılların sonuyla 2000'lerin başı arasında olan karanlık dönemdir.

    misal yıl 1998, babam diyor ki teybi arabada bırakmayalım, teybi arabadan inerken eve taşıyoruz.
    misal yıl 1999, mahallemizdeki osman amca teybini arabada bırakıyor, sabahleyin bir bakıyor ki teybin yerinde yeller esiyor.

    şimdi çok nostaljik geliyor kulağa.

  • "ulan bazen şeytan diyor, herşeyi bırak git, bakkal aç. benim şeytan da böyle vizyonsuz pezevengin teki işte.. bakkal ne oluumm.?"

  • bu balinanın çok farklı ve hüzünlü bir hikayesinin olması.

    dünyanın en yalnız canlısı..

    1992'den beri takip edilen ve 2004'te new york times tarafından makalesi yayımlanan yalnız balina..

    diğer balinaların aksine ne bir arkadaşı, ne de bir ailesi var. hiç bir gruba veya çeteye dahil değil. hiç bir zaman sevgilisi ya da eşi olmamış, olmayacak..

    aslında o da diğer balinalar gibi, şarkısını 2'li veya 6'lı çağrılar halinde söylüyor, her bir çağrısı yaklaşık 6 saniye sürüyor, ama onun bir farkı var..

    diğer balinalar 12-25 hertz frekanslarında haberleşirken, yalnız balina şarkılarını 52hz'de söylüyor.. bu yüzden hiç bir diğer balina onu duyamıyor, iletişim kurmak için söylediği bütün şarkılar cevapsız kalıyor, her yakarışı boşlukta kayboluyor.

    yalnız söylediği her şarkıyla biraz daha depresyona giriyor, biraz daha sinirleniyor, biraz daha umutsuzlaşıyor. söylediği şarkılar gittikçe daha derinlerde kayboluyor...

    edit: linler yenilendi. sevgili suserlerin destekleri ile yalnız balinanın wikipedia sayfası türkçe ve ingilizce oluşturulmuştur. ingilizce sayfasında yalnız balinanın 52 herz'lik sesini de dinlemek mümkündür.

    hatta sözlükte benden önce keşfedip başlığını açan dostlar da olmuş (bkz: 52 hertz)

    kendinizi yapayalnız hissettiğiniz anlarda hatırlamanız dileklerimle...

  • siri'ye alarmı kurmasını söyledim. hangi güne kurmamı istersin? diye sorunca önce hafif bir tedirgin oldum. bu sabah saat 08:00 kur dedim. sonra ismimle hitab ederek, ''alarmın bu sabah saat 08:00'e kurulmuştur.'' dedi. yusuf yusuf titrek sesle teşekkür ederim dedim, o da bana rica ederim, yardımcı olacağım başka bir şey var mı? dedi. yok sağol dedim, o da bana iyi geceler dedi.

    bu saate kadar korkudan uyuyamadım amk, alarmı iptal ettim siri'yi de kapattım.

  • bir ara ingilizcesini geliştirmek için telefonunun dilini ingilizce yapanlar vardı, noldu onlara, büyük elçi falan oldular mı?

  • kodumunun oyununda nasıl yürünür çözemedim bir türlü. yollara tıklıyom tıklıyom daire çıkıyor ama yürüyemiyorum. bir el atın lütfen.

    edit: gerçekten yürümek gerekiyormuş sağolun.

  • epa'ya göre doğada 6 farklı tipte bulunabilen silikat minerallerinin genel adıdır asbest. her ne kadar kimyasal yapıları farklı da olsa; tüm asbest tipleri benzer biçimde her biri birer iğneyi andıran uzun, ince, lifsi kristallerden meydana gelmektedir.

    asbest türlerinin tamamı kanser yapıcıdır. osha yönetmeliklerine göre havada serbest haldeki asbeste maruziyet üst limiti 8 saatlik süre boyunca 0.1 f/cc (santimetreküp başına 0.1 fiber) olarak belirlenmiş olmasına rağmen, esasında asbestin tıbben güvenli bir maruziyet üst limiti bulunmamaktadır. diğer bir deyişle asbestin hoş görülecek, makul bir değeri yoktur.

    birbirlerinden kolaylıkla ayrılarak havaya dahi karışabilmelerine rağmen tek başlarına oldukça sert yapıda olan asbest lifleri, vücut tarafından hiçbir şekilde bertaraf edilememektedir. hayatının herhangi bir döneminde kısa süreli dahi olsa asbeste maruz kalmış herhangi bir kimsenin, ömrünün geri kalan kısmında solunum problemleri ile karşılaşma riski oldukça yüksektir.

    asbest, solunum yoluyla maruz kalınması durumunda akciğer zarı kanseri*, asbestoz* ve akciğer kanseri* oluşumuna zemin hazırlar. deri ya da göz ile teması durumunda tahrişe sebep olur. cilt ile teması durumunda kana karışabilen asbest bu yolla karın zarı kanserine* de sebep olabilmektedir. asbest liflerini temas ettiği vücut dokusundan tamamıyla arındırmanın bir yolu yoktur. kısaca asbest maruziyeti geri döndürülemez, telafi ve tedavi edilemez.

    yüksek mukavemet, ısı yalıtımı, elektrik yalıtkanlığı, yanmazlık, esneklik, düşük maliyet gibi birçok mucizevi artısı olması sebebiyle geçmişte oldukça popüler bir yapı malzemesi olan, 1930 ila 1970 yılları arasında tüm dünyada yoğun miktarda kullanılmış olan, sıradışı avantajları sebebiyle inşaat sektörünün yanı sıra fren diskinden tost makinesine, buzdolabından aspiratöre kadar birçok ürünün imalatında tercih edilmiş olan asbeste günümüzde ne yazık ki hala birçok meslek grubu çalışanı maruz kalmaktadır. adao verilerine göre, amerika birleşik devletleri'nde görülen tüm meslek kaynaklı kanserlerin %54'ünün sorumlusu asbesttir.

    asbest maruziyetini minimuma indirmek amacıyla kullanılması elzem olan başlıca koruyucu ekipman respiratördür. kullan at maskelerin yanı sıra değiştirilebilir kartuş ve filtreli respiratör modelleri de bulunmaktadır. suratın tamamını ya da yarısını koruyan tekrar kullanılabilir respiratörler ile birlikte maruziyete uygun filtrenin de ayrıca seçilmesi ve satın alınması gerekmektedir. bir maskenin ya da respiratör filtresinin kişiyi asbestten koruyabilmesi için amerikan niosh standartlarına göre p100, yahut avrupa standartlarına göre p3 sınıfına ait olması gerekir. bir filtrenin bu iki sınıftan birinde olması, havada bulunan .3 mikrondan büyük herhangi bir zerrenin %99.95 ihtimalle filtre tarafından tutulacağı anlamına gelir. p2, p95 gibi daha düşük sınıflardaki maske ve filtreler asbest maruziyetine karşı koruma sağlayamaz. dolayısıyla, asbestten koruması amacıyla maske satın alırken p100, p3, fffp3 sınıflarından birine ait olup olmadıkları kontrol edilmelidir. kimi filtreler açık halde bulunup suya ve dış etkilere karşı korunmasız bırakılmış iken, kimi kartuşlu modeller filtreyi ıslanmaktan korumakta ve bu sayede daha uzun bir kullanım ömrü vadetmektedir. respiratörün, kullanım esnasında içeriye hiçbir yerden hava sızdırmaması gerekmektedir. bu sebeple doğru boyutta respiratör satın almak büyük önem arz etmektedir. respiratörün surata tam olup olmadığını anlamak için test kitleri mevcuttur. aynı kaygılardan ötürü, sakalları kesmeden respiratör kullanmak naifliktir, trajikomiktir.

    aşağıda 3m tarafından üretilen ve önerilen bazı respiratör modellerinin linkleri bulunmaktadır. moldex, honeywell north gibi diğer markalara ait modellere de bakılabilir. bunların bir kısmı türkiye'de iş güvenliği malzemesi satan firmalardan temin edilebilirken, bir kısmı yalnızca yurt dışından temin edilebilir durumdadır.

    3m 6000 serisi
    3m 7500 serisi
    3m 2091 respiratör filtresi
    3m 60921 respiratör kartuş/filtre
    3m 9332 kullan at tipi maske

    her kullanımdan sonra respiratörün durumunu kontrol etmek ve temizliğini yapmak gerekmektedir. temizlik işlemi titizlikle yürütülmelidir. öncelikle respiratör üzerindeki kartuş veya filtre çıkarılmalı, devamında respiratör 50 dereceyi geçmeyen temizlik solüsyonuna daldırılmalı, daha sonra çamaşır suyu eklenmiş suya daldırılarak dezenfekte edilmeli ve durulanarak kurumaya bırakılmalıdır. bu, 3m firmasının kendi web sitesinde önermiş olduğu temizlik prosedürüdür.

    bir filtre, artık rahat biçimde nefes almanıza engel olmaya başlamış ise o filtrenin ömrünü doldurduğundan emin olabilirsiniz. öte yandan, herhangi bir biçimde hasar görmüş bir filtreyi kullanmak asbest maruziyetine davetiye çıkarmaktır.

    asbestten tam anlamıyla sakınabilmek için yüzün tamamını kapatan bir respiratörün yanı sıra koruyucu giysi ve eldiven de kullanmak gerekir. asbest ile kontamine olan kıyafetlerden kurtulmadan evinize giremezsiniz. havada serbest halde bulunan asbest rüzgar ile olduğu kadar insanların kıyafetlerine tutunarak da taşınır. sözgelimi, asbestli ortamda çalışmak durumunda kalan bir kimse yeterli önlemi almadığı takdirde evde kendisini bekleyen ailesinin sağlığını da tehlikeye atar. hiçbir önlem almadan 6 ay boyunca asbeste maruz kalan bir işçinin ilkokula giden çocuğu, geleceğin akciğer hastalıkları adayıdır.

    eğer ölçümler gerçeği yansıtıyor ise ankara'da meydana gelen bu felaketten maske kullanarak, filtre sipariş ederek, camları kapatarak paçayı kurtaramazsınız. göz göre göre bu zehre maruz kalmak delilik, çocukları bu zehre maruz bırakmak caniliktir. ankara halkının bu akıl tutulmasınan bir an evvel sıyrılıp eyleme geçmesi gerekmektedir. ilgili kurumlar, bugünden itibaren her gün şehrin muhtelif yerlerinden numuneler almak, ölçümler yapmak ve kamuoyunu bilgilendirmek mecburiyetindedir. maltepe'deki sıfır noktasının etrafındaki dört kilometre çaplı alanda yaşayan insanlar bir an evvel tahliye edilmelidir ve bölge karantina altına alınmalıdır. ankara'da insanlık suçu işlenmiştir, sayısız insanın ciğerlerine hastalık tohumları ekilmiştir ve maruziyet hala devam etmektedir. sorumlulular yargılanmalıdır.

    kaynakça:
    https://www.cancer.gov/
    https://www.epa.gov/asbestos
    https://www.asbestos.com/
    https://mesowatch.com/
    https://www.mesothelioma.com/

  • --- 2.doz yan etkisi sebebi hakkında uzun entry ---

    biontech (veya moderna) aşısının hastalığı geçirmiş kişilerde, veya en az bir doz covid aşısı olmuş kişilerde yan etkisi olması ihtimali biraz daha yüksek. zira vücut covid'i iyi-kötü tanıyor, ve az da olsa aşıyla tanıtılan alakalı antijene karşı antikor ve t hücresi üretiyor. rna aşısıyla kola zerk edilen rna koldaki lenf noduna gitmekle beraber kas hücrelerine de gidiyor (oransal olarak çok daha az da olsa gidiyormuş; uğur şahin bir webinar'ında söylemişti (edit: webinar linki, 45:20'de)).

    haliyle kas hücreleri de (az da olsa, ve mrna yıkıma uğradığında bitse de) alakalı virüs proteinini üretiyor. şimdi, genel bilgi şu ki vücuttaki bütün çekirdekli hücreler ürettikleri proteinlerin parçalarını dışarı gösteren mhc-1 moleküllerini* hücre zarında barındırıyor. ve kas hücresinde de bu molekülden varsa virüs proteinini gezgin bağışıklık hücrelerine tanıtması, bağışıklık hücrelerinin de "bu hücre virüslü, yakın bunu" diye sitotoksik t hücresi çağırması, ve kas hücresini öldürmesi beklenir.

    ancak literatüre bakılırsa kas hücrelerinde bu antijen tanıtıcı mhc-1 molekülü normal koşullarda ifade edilmiyor; ama inflamatuar durumlarda beliriyor. aşının inflamatuar bir durum yaratması beklendiği için kas hücresinin bunu salgılıyor olması da beklenebilir. ve büyük ihtimalle uzun süreli ve ağır kol ağrısının sebebi yukarıda bahsettiğim bağışıklık tepkisi.

    yalnız şöyle bir şey de var ki vücutta üretilen her şey hızla yıkıma uğradığı için yukarıdaki olayların olma ihtimali o kadar da yüksek değil. 2. veya 3. doz biontech olup ciddi bir kol ağrısı veya yan etkisi olmayanlarda: 1) kas hücresine giren mrna miktarı çok düşük olabilir 2) kas hücreleri mhc-1 üretmiyor olabilir, 3) üretilen virüs proteini kas hücresinde mhc-1'e ulaşmadan yıkılıyor olabilir, 4) mhc-1'de virüs antijeni gösterilse de antijeni tanıyan bağışıklık hücreleri kas hücresinin yanından geçene kadar geri hücrenin içine girip yıkıma uğruyor olabilir, 5) bütün adımlar gerçekleşmiş olsa da önceki aşı/hastalık yeterli miktarda t hücresi üretmemiş olabilir (benim gördüğüm kadarıyla yaşlılarda görece az 2. doz yan etkisi olmasının sebebi bu 5. madde sanırım, zira yaşlandıkça vücudun t hücresi üretme kapasitesi düşüyor). şansa ve kişinin vücudunun işleyişine bağlı biraz sonuç olarak.

    ek olarak, aşının yapıldığı bölge kapalı bir sistem olmadığı için mrna (enjeksiyon intramüsküler de olsa) bir şekilde daha düşük miktarlarda vücudun başka yerlerine ulaşıyor olsa gerek (buna dair veri var mı bilmiyorum). kol ağrısı dışındaki anormal yan etkiler bu sebeple olabilir. düz ateş çıkması ise bütün 1. doz sonrası aşılarda beklendik bir şey vücut alarma geçtiği için.

    yalnız böyle doğal bir yan etki teoride (ve görüldüğü kadarıyla gerçekte de) varken 2. doz biontech'in daha düşük doz yapılmaması çok garip bence. aşının dozaj onaylanma panellerini izleyesi geliyor insanın.

    edit: bununla ilgili science dergisinin yorum kısmında güzel bir yorum (ve altında ilişkili tartışma) buldum; bu entry'nin daha detaylı ve bilgili versiyonu gibi, ingilizce anlıyorsanız daha fazla bilgi için okunabilir: https://blogs.sciencemag.org/…lipids#comment-336216

    edit 2: bu arada rna aşısının bu yan etkisi aynı zamanda kendisinin daha güçlü bir bağışıklık yaratıyor olmasının sebebi de olabilir belki. zira sinovac gibi inaktif aşıların içeriği yalnızca fagositoz yapıp antijen sunan bağışıklık hücreleri tarafından alınırken bu rna aşısının her tür hücre tarafından alınabilir olması, toplamda daha yüksek sayıda hücrenin lenfositlere antijen tanıtmasına sebep oluyor. bu da büyük ihtimalle sitotoksik t hücrelerinin daha kolay aktive olması, daha kalıcı olması ve daha çok çoğalması demek.

  • deprem vesilesiyle kendilerine notumu verdim:

    beni taniyan hollandalilarin buyuk kismi laf arasinda ailemden herkesin guvende olup olmadigini sordu.

    gunlerdir topladigimiz koli koli yardimlarda bir cok hollandali yardim getirdi.

    turkiye'ye gondermek icin bos koli satin alan bir turke marketteki calisan neden aldigini sormus, sebebini ogrenince kasaya gidene kadar diger calisanlarla aralarinda para toplayip kasada cebine sikistirmislar, corbada bizim de tuzumuz olsun demisler.

    yine baska bir turk cadir alirken hollandali dukkan sahibi deprem icin alindigini ogrenince yuzde 50 den fazla indirim yapmis.

    her buyuk sehir nufuslari kadar para toplayip yolluyor. her vatandas icin 1 euro gonderiyorlar.

    bunlar son gunlerde yasadigim ve cevremde duydugum anekdotlar. bazen cok direk konustuklari icin sert ve igneleyici buluyordum ama harbiden delikanli insanlarmis. kendilerine cok tesekkur ediyorum. haklarini helal etsinler.

    edit: 14 subat 2023 hatay’daki enkazdan ses gelmesi başlığına desteklernizi bekliyorum.

    edit2: halkın topladığı paralar giro555 isimli bir organizasyonda toplanıyor. bu organizasyonda kızılhaç, kiliseler, çocukları koruma organizasyonları, unicef falan var. şimdiye kadar 28 milyon euro toplanmış durumda. şimdi giro555 i arayıp parayı hangi kuruma vereceklerini sordum. henüz belli olmadığını, direktörlerinin türkiye’de olduğunu, yakın zamanda bunun belli olacağını öğrendim.

    edit3: bu akşam devlet televizyonunda yardım programı yaptılar. türk sanatçılar türkü söyledi. giro555’de toplanan para da şu anda 57 milyon euro’yu aştı. ana haberlerde de sürekli ilk haber olarak geçiyor. baya kamuoyu oluştu burada.