ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eski sevgilinin attığı mesaja alternatif cevaplar
-
x - uzun zamandir görüşemiyoruz.
y- yakın bir zamanda eski sevgililerim için bir gece düzenlemeyi düşünüyordum ben de. sen de gel , yabancilik çekmezsin ortama, hepsi senin gibiler.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
işveren: biz sadece sektörün en iyileri ile çalışırız, çok kaliteli bir ekibimiz var bıdı bıdı...
aradan 3 dk geçer.
işveren: maaş beklentiniz nedir?
iş isteyen: en iyilerle çalıştığınıza göre doğal olarak sektörün en iyi maaşını bekliyorum.
kahve bağımlılığı
-
en hassas duygunun tezahürüdür. hem de üçü bir arada denilen şey nedeniyle, askerde hür kahve isteği törpülenmiş bünyenin evci iznine gelen annesine "kahve istiyorum anne!" diye haykırmasıdır, don, çorap ve bilumum nesne yerine.
yaran diyaloglar
-
arkadaşın düğünü esnasında pistte envai çeşit figür sergilerken
ben: olm serdar ortaç'ta dansediyoz rezalete bak
ark: lan onu bırak şarkılara eşlik ediyoz. nerden biliyoz olm biz sözleri? asıl rezalet o!!!
yaşlı bir insan gibi yaşayan genç
-
dışarıda olan işlerini bitirip kendini bir an önce eve atmak ister. ilişki olayının kasıntısına girmez. heyecanı yoktur, öyle sevinmek, şaşırmak gibi reaksiyonlar vermez. yemek yediği zamanlar en keyifli anlarıdır günün. gezmek, sosyalleşmek, yeni heyecanlar bulmaya aman kim uğraşack diyerek karşı çıkar. veya şartların istediği gibi olmayacağına kanaat getirmiştir.
kısaca üzerine ölü toprağı serilmiş bir gençtir. elini eteğini çekmiştir hayatın getirisinden. nasılsın sorusuna yuvarlanıp gidiyoruz diye cevap verir. kendisiyle ortak yönlerim mevcuttur.
isimleri birleştirip çocuğuna isim koymak
-
mesut + sibel : messi
müşteriye yapışan tezgahtar
-
genel olarak müşteriyi geren ve rahatsız eden mağaza çalışanıdır.
-hoşgeldiniz.
+merhaba.
-ne bakmıştınız ?
+bakıncam biraz.
-tabi buyrun, ben yardımcı olayım.
+yok ben bakınırım, gözüme çarpan bişey olursa...
-beyfendi sikmiyim belanızı, düşün önüme.
yalnız yaşamanın öğrettikleri
-
yemek yapiyorsun, yiyorsun, artiyor, sonra onu yemek istemiyorsun mesela tekrar. baska bir sey cekiyor canin. iste oyle zamanlarda, artan yemegi bir kaba bosaltip, buzluga attiginda, istersen bir hafta sonra cikarip isit ye tadi degismiyor. hem cope dokmemis oluyorsun, hem ayni yemegi yapmak icin tekrar ugrasmiyorsun.
yalniz bu dondurup, sonra isitip yedigimiz yemek yine artarsa, o zaman tekrar dondurmuyoruz. bir yiyecek bir kere dondurulur, bir kere cozdurulur. ikincisi olmaz. deli gibi mikroorganizma urer, zehirlenmeye kadar gider, tehlikelidir.
ek: queen of the damned uyandirdi. ufak kaplara bolup dondurursan en temizi, diyerek... yemin ediyorum aklima gelmemisti bu. her seferinde ''tekrar donduramam, o yuzden hepsini bitirmeliyim'' diye kendimi paraliyordum. gerizekaliysam demek ki...
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"bence japonlar gözleri kısık olduğu için uzun yaşıyor olabilir. ekran parlaklığı gibi, şarj uzun gidiyo."
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
toplu taşıma aracında ön kapıya çok yakın bir amca, inmek için orta kapıya yanaşmaya çalışıyor.
x: amca ön kapıdan inersin acele etme.
amcadan cevap : ön kapı yasak. ben sadece devletin koyduğu kuralları çiğnerim. halkın koyduğu kuralları çiğnemem, çünkü onlar halkın iyiliği içindir.
göğüs dekoltesine bakmamaya çalışmak
-
emin olduğum bişi var ki; çok yorucu.
"aman gözlerim aşağı kaymasın da yanlış anlamasın" diye diye sabit olarak gözlere bakmak zorunda kalıyor insan. valla çok yorucu.
bir erkeğin bir kızı reddetmesi
-
erkeğin dış görünüşe önem veren yüzeysel bir yaratık olmasındandır. kız ne kadar çirkin olursa olsun erkek bunu yaparak kızın gururunu kırarsa öküzdür, ayıdır, ataerkil düzenin tuğlasıdır. halbuki kızlar tamamen iç güzelliğe bakıp reddeder. erkek kesin bir hata yapmıştır ondan yani.
bu feminizm iyiymiş lan kafası şimdi geldi bak.
satrançtan öğrenilenlerin yaşama aktarılması
-
satrançta öğrendiğim şey en temel ve genel anlamıyla, bir sonraki hamleni düşündüğün taktirde hep kazandığın. fakat bu, oyundaki haliyle bile çok yorucu. yaşamı, beni bu kadar yoracak olan bir şeyi gerçekleştirmek için neden bu kadar ciddiye alayım? ve bir şeylerin bu kadar kontrol altında tutulmaya çalışılması ne kadar iyi olabilir ki? bu kadar kontrol ile kendimi teslim edebileceğim suni bir güven duygusu oluşabilir ancak. kafan rahat bir şekilde koltuğuna yaslanıp rakibini hamle yaparken izlemek içten içe zevklidir evet. ama hayat bitmek tükenmek bilmeden hamle yapıyor, yani düzenini tehdit edecek bir şeyleri sürekli önüne sürüyor. ne satranç gibi belli bir başı veya sonu var ne de belli bir kazananı var bu yüzden gereksiz bir önermedir.
1-evlenmeyin 2-evlenmeyin 3-evlenmeyin
-
baba: evlen oğlum, derdini paylaşacağın biri olur.
oğul: derdim yokki baba.
baba: olsun, evlenince olur oğlum.