hesabın var mı? giriş yap

  • en basit tanımıyla, düşüncelerin arka arkaya birbirini izlemesidir. bilinç akışı karakterin düşünme eylemini olduğu gibi aktarmaya çalışan bir edebi tekniktir. yazarın bundan amacı karakterini tüm çıplaklığıyla okuruna göstermektir. fakat benim düşünceme göre yazarlar okura karakterlerinin an içerisindeki ruh halini vermek için bunu yapmaktadırlar. karakterin an içerisindeki ruh hali daima “şimdiki an + geleceğe ve geçmişe atıflarla” akar. (ben de burada gerard genette'nin "modernist roman geçmişe ve geleceğe atıflarla ilerler" tezine atıfta bulunuyorum.) böylece yazar bireyin dış dünyadan anlık kopuşları sırasında geçmişine ve geleceğe yaptığı yolculukları vermiş olur. kahramanın anlık geçmişe dönüşlerinden onun geçmiş yaşantısındaki kişiliğinin gelişmesinde önemli roller oynayan olayları öğreniriz. anlık geleceğe gidişlerle de kahramanının ilgi ve beklentilerini öğreniriz. sözgelimi anayurt oteli'nde, zebercet’in an içerisinde birden çocukken kürt muhittin’in kendiyle dalga geçmesini hatırlayıp sonradan hemen gecikmeli ankara treniyle gelecek kadınla yapacağı konuşmaları zihninden geçirmesi bu anlattığım duruma güzel bir örnektir. bütün modernist romanlarda bu anlık geçişler genellikle serbest çağrışımlarla birlikte olur. yine aynı romandan örnek vermek gerekirse: zebercet meyhanede içerken gözü duvardaki fatih sultan mehmet tablosuna takılır; tam bu sırada yazar bize zebercet'in zihnini açar ve biz zebercet'in bir geriye dönüşle askerdeki fatihli'yi hatırlamasını okuruz. sonrasında da yazar zebercet'i tekrar romanın şimdiki zamanına döndürür. böylece biz serbest bir çağrışımla zebercet'in bilinç akışını okumuş oluruz.

  • senin gözyaşlarına kurban olurum canım kardeşim. giden 3 puan olsun.

    ekleme: kaleye geçtiği ilk maç olan fenerbahçe derbisinde yazmıştım bunu. gün geldi şimdi galatasaray maçında kaleye geçti. ve hatalı bir gol yedi. ağladı, üzüldü. değişen bir şey yok ne bende ne bizde.

    gözyaşlarına kurban oluruz senin. o yaşlar, senin bizimle birlikte hissettiğin o duygunun tarifidir. allah yolunu bahtını açık etsin kardeşim benim.

  • ruhsal ve psikolojik bir hastalıktır. hiçbir zaman ses konusunda tatmin olamazsınız. dinlediğiniz müziklerde bütün frekansları, enstrümanları, müzisyenlerin enstrümanlarına dokunuşuna kadar duymak istersiniz.

    cep yakmayan hiçbir kulaklık-hoparlör-media player sizi tatmin etmez. bir süre sonra daha iyi müzik dinleyebilmek için tonla para dökmeye başlarsınız. yine tatmin olmazsınız.

    bazen acaba ideal ses nedir diye düşünürsünüz. hayatınızdan en iyi örnek olarak sadece mikrofonlanmamış enstrümanlarla yapılmış klasik müzik konserleri gelir.

    arabanızın hoparlörlerini değiştirirsiniz, "alçak frekanslar doygun gelmiyor acaba kapıları söküp yalıtım mı yapsam?" şeklinde manyakça düşüncelere itilirsiniz.

    laptop ve telefonun hoparlöründen şarkı dinlemekten nefret edersiniz. güya taşınabilir bilgisayar olmasına rağmen sırf ses sistemine bağlı kalması için laptopu evin içinde gezdiremezsiniz. telefonunuzun kulaklık çıkışı hiçbir zaman tatmin etmez.

    katlanabildiğiniz en düşük bitrate oranı 320 kbps olur. müzik arşiviniz her bir tanesi en az 30 mb olan flac formatında şarkılardan oluşur.

    hastalık değil de nedir?

  • akhisar geçen sene 1 kere yendi şampiyonluktan etti, 2.yi yendi kupadan etti 3.'de küme düşürecek aq çocukları

  • ben de bazen pahalı olduğunu bile bile alamayacağım ürünlerin fiyatını soruyorum. geçen borusan otomotivde bmw x6 nın fiyatını sormuştum mesala. ayıp mı ? alamayacaksam bile kaça alamayacağımı bilmek hakkımdır.

  • olan ülke itibarına oldu denmiş de ülke itibarının başına tam olarak ne geldiğini anlamadım. avustralyalı dünyaca ünlü bir restoran zinciri sahibi bir futbol müsabakası sonrası kural ihlali yaptı diyelim, nasıl avustralyalıların konuyla ilgili endişelenmelerini gerektirecek bir şey yoksa bizim de olmamalı. sanki nusret ülkenin dışişleri temsilcisi. otu çöpü ülke itibarına bağlamasak mı artık?

    edit: birkaç mesaj geldi, değerli arkadaşlar hemen her ülkede tek bir kişinin eyleminden tüm milletini itham etme müessesesi bir avuç kafatasçı ve 31'ci ergenin tekelinde olduğundan hiçbir ülkede ülkemizin itibarına gölge düşürebilecek kamuoyu mevcuduna ulaşılamayacaktır. ülke itibarı için endişelenmek için çok daha ağır olaylar gördük. şimdilik rahat uyuyun :) *

  • bu meselede anlamadığım kekoluk galatasaray'ın yıldızlarını silme meselesi. katılalım katılmayalım bir 5 yıldız claim'i var dolayısıyla hadi kendine 5 yıldız koydun bunu desteklemek için diyelim , la olm bizimkileri niye siliyorsun, başkan , basın sözcüsü vs. olsam ilk işim kim yaptıysa kim karar verdiyse onu kovmak olurdu.

    sadece şu bile senin psikolojik olarak bu sidik yarışını kaybettiğini gösteriyor.

  • ahmet nur çebi'ye en büyük tepkiyi zaten beşiktaş taraftarları koydu. şu an bu konuların konuşulması gerçekten utanç verici. rica ediyorum başkanın yakınlarındaki kişiler biraz sustursun başkanı. ekstra puan verilecekse de verilir, şu an zamanı değil bunların.

  • lösemi denen illeti yenmiş gül yüzlü bir çocuk. babası ve annesinin içi titriyordur ona bakarken. florya'ya sevgi ve umut getirmiş, taraftarın sevgilisi olmuştur.

    ali yiğit'i gördükçe lösemiden kaybettiğim oğlumu hatırlıyorum. en büyük hayalim onunla birlikte galatasaray maçlarına gitmekti ama yarım kaldık. yarın molde maçında 3,5 yaşında bir çocuğun artık giyemeyeceği forması ile tribünde olacağım, maç sonu ali yiğit üçlü çektirirken oğlum çektiriyormuş gibi mutlu olacağım.

    unutmadan; bu çocuğun 14 yaşına kadar gördüğü zorluğu koca koca insanlar ömürleri boyunca görmemiştir. çok görmeyin gözündeki ışıltıyı.

  • fikret orman görevdeki cumhurbaşkanına yalakalık yaptığında beşiktaş taraftarı tepki vermişti ama bu farklı. burada bir yarış var ve mevcut belediye başkanına karşı akp'nin adayı için şans diyorsun. bu çok utanç verici bir durum. ama bunu da savunan fanatik gerizekalılar çıkar elbet.