136 entry daha
  • (bkz: #10809309)
  • powell ile yaptıgı gizli anlasmalardan sonra ismi abdullah gül şeklinde okunan dış işleri bakanı.
  • kendisi aday olmamış, uygun görülüp aday olması salık verilmiş, bunu da kendisi değil başkası açıklamış milletvekilidir, bakandır.
  • bugün haberlerde adaylıktan çekilmemesinin hayret verici, garip bir durummuş gibi yansıtıldığı siyaset adamı.
    hakikaten enteresanlık hayret verici boyutlarda.

    "hööööttt!!! höött diyorum hööött!!"
    "biz mi verdik o oyları!! istemiyoruz sizi!! seçimi kazandıysanız kazandınız bize ne!! inin ordan iştee!! bize neee bee!!"

    ve bir siyasetçi, "dışişleri bakanı", ülkesindeki askerlerden ve yol yordam bilerek muhalefet etmekten aciz şirretliklerden "korkarak" adaylığını çekecek, öyle mi????

    yoksa çok kötü şeyler olurmuş bak! ne olacak çok kötü? önümüzdeki oyunbozanlığınız da 1 mayısı çirkinliklerinize alet etmek mi olacak?

    bilinmezliği kim yaratıyor? yasaları uygulayanlar mı, yoksa yasaların uygulanması işlerine gelmeyince bazı yasaları sahiplenip diğerlerini görmezden gelerek şirretleşenler mi?

    1 milyon tandoğan'da, 4 milyon ankara'da (yok mu arttıran) e peki kalan 65 milyon ne olacak? onlar da cahil ve salak zaten değil mi?? abd işbirlikçilerini iktidara getirdiklerine göre?? onları ne yapacaksınız "ordunuz"la?? soykırım mı yapacaksınız len he?? sidikli türk nazileri??

    taşıdığınız bayraklardan ay ve yıldızı indirin o zaman. türk bayrağı değil, kan bayrakları taşıyorsunuz çünkü.
  • ortalığı karıştıran ve türkiye'nin önünün tıkanmasına neden olan insanlar tarafından, ortamı gerdiği iddia edilen insan. gerginliği yaratan sizsiniz, yasaların ve hukukun işlemesini istemeyen sizsiniz, ülkeyi karanlığa sürüklemiş olan ve sürükleyecek olan sizsiniz, ve bunların hepsini abdullah gül ve onu oraya getirenlere atfediyorsunuz.

    istediğiniz kadar çırpının, bu iş öyle ya da böyle olacak. bugün abdullah gül'ün köşke çıkmasını engellersiniz, olabilir. o olmazsa yarın olacak, öbür gün olacak. ordu ve kemalist zihniyet osmanlı ile, tarihi ile barışacak. atatürk'ün yaptığı hatalar itiraf edilecek, objektif olarak değerlendirilecek. yok sayılan dindar kesim varlığını her daim belli edecek, kadrolaşacak, yerleşecek, kendilerine yapılanları size yapacak. sonra zamanla dengelenecek belki, ötekini kabullendiğinizde, dindarları düşman olarak görmeyi bıraktığınızda, onlar da sizi düşman bellemeyecek. ha, ben de isterdim dünyada din filan olmasın, insanlar ne idüğü belirsiz kaynaklardan referans gösterip hayatı değiştirmeye kalkmasın, rasyonel olsun, seküler olsun. fakat durum öyle değil ve epey uzun süre de öyle olmayacak. biz bunu yaşayarak göremeyeceğiz, bir gün biteceği varsa bile bilemeyeceğiz.

    tarih içindeki insanlık figürleri olarak, bugün öteki diye bellediğimiz insanlarla barışmazsak, yarın kendimize ayna bulamayacağız, hatta bugün de bulamıyorsunuz malum. batı aynasına baktıkça komplekse girip büyüklendiniz yıllarca, ve artık öyle bir duruma geldi ki, doğu aynasında bile komplekse girmek için çok neden var. hemen yanıbaşınızda duran, komşunuz, iş arkadaşınız, okul arkadaşınız olan dindar insanlara yakından bakıp onları kabullenmediğiniz sürece, iki kuşak sonrasına "biz kimiz?" sorusunun cevabını veremeyeceksiniz.
  • dışışleri bakanlığı görevindeyken zaman zaman acımasızca eleştirdiğim, cumhurbaşkanlığı adaylığı hakkında ise sonuna kadar desteklediğim kişi. her iki tavrımın da içte ve dışta daha güçlü bir türkiye görme isteğimden kaynaklanan kendimce geçerli nedenleri var.

    bu noktada çeşitli mitinglerle hassasiyetlerini ortaya koymuş, bunun gazıyla da abdullah gül'ün çankaya'dan vazgeçmesini doğal bir hareket gibi göstermek isteyen, bu beklentiyi bir hak olarak kendilerinde gören insanlara yavaş gelin demek istiyorum.

    zira kendisi cumhurbaşkanlığı seçiminin mevcut koşulları altında ve özellikle son inatlaşmalardan sonra, akp'li olanı olmayanı türkiye halkının en az % 60'ını oluşturan sağ görüşlü seçmenin cumhurbaşkanlığı koltuğunda görmekten memnuniyet duyacağı kişidir. daha fazla baskı, daha fazla taraftar toplamaktan ve akp'nin oyunu arttırmaktan başka bir işe yaramıyor şu durumda.
  • neden ille de üzerinde bir "uzlaşma" olmak zorunda düşünüldüğünü anlamadığım cumhurbaşkanı adayımız..anlamayışımın nedenini şöyle izah edeyim, belki gençler hatırlamaz:
    evren paşa darbe sonucu geldi, uzlaşma aranmadı.. turgut özal'ı sol protesto etti. o zamanki shp meclis oturumlarına katılmama kararı aldı , özal'ın geçirdiği ameliyata atıfta bulunularak cumhurbaşkanlığı yetkilerini "by pass" etme lafı gündeme geldi sürekli, uzun bir süre de devam etti. süleyman demirel'i anap istemedi, benzer bir oturuma katılmama tepkisini de onlar verdi..hatta kurucu üyelerden şu an ismini hatırlayamadığım bir eski bakan kendisi için "biz ona cumhurbaşkanı demeyeceğiz, çankaya'daki şişman diyeceğiz" dedi diye mahkemelik oldu, tazminata mahkum oldu vs. sezer de ülkenin belli kesimi arasında sevildi ama halkın özellikle sağ kesimin cumhurbaşkanı olmadı, olamadı.
    hangi cumhurbaşkanı üzerinde uzlaşmıştık da abdullah gül'ün üzerinde uzlaşmamız lazım.. ben size ülke gerçeğini söyleyeyim. bu ülkede solun istediği kişi cumhurbaşkanı olunca "üzerinde uzlaşılmış" oluyor. muhafazakâr kesimin adayı cumhurbaşkanı olunca dayatma oluyor, laiklik elden gidiyor ve nihayetinde ordu araya giriyor. sonra yeniden başlıyor "uzlaşılmış adaylar" devri... ülkemizdeki sol partiler bu senaryodan bıkıp kendilerini ülkeye ciddi ciddi hizmet etmeye, halkın gerçek isteklerini dikkate almaya verirlerse gerçek bir "uzlaşılmış cumhurbaşkanımız" olur. gerisi hikaye..
5145 entry daha
hesabın var mı? giriş yap