• mustafa arslantunalı'nın 1992 yılında ileti$im yayınları tarafından basılmı$ deneme kitabıdır.

    "teknoloji, dil ve iletişim üzerine denemeler" $eklinde bir alt ba$lığı olan kitaptır.

    yeniden basılsa hiç fena olmaz(dı).

    *bu kitapta yer alan denemeler; dil, fizik, kimya, biyoloji, bilgisayar, toplumsal, bilimler, yapay zeka -ve tabii edebiyat- gibi ilk bakışta birbirlerile ilintisiz alanlar üzerinde geziniyor. oysa biyolojik evrimden bilimkurgu geleneğine, olasılıklar kuramından kültürel değişime, sibernetikten bizzat yazma uğraşına dek bütün bu gezi uğraklarının iki anahtar sözcükle odaklandığını söylemek mümkün. teknoloji ve iletişim.
  • (bkz: ayçöreği)
  • küçükken sanırım 6 yaşımdayken hastalanmıştım ve babam bana ne istersin dediğinde ay çöreği istemiştim, sonra ne zaman hastalansam bana ay çöreği aldı.

    10 yaşımdayken beni (bizi) terketti ve hiç yokluğunu hissetmedim ( abim sayesinde ) sadece hastalandığımda ay çöreğim gelmediğinde farkettim babamın gittiğini.
    hastayken ayağa kalkabilecek durumdaysam hep gidip ay çöreği aldım ve ağlaya ağlaya yedim.

    şimdi yerken yine aklıma geldi... çok severek yedim ama içime oturdu, ulan ay çöreği hem çok güzelsin hem her seferinde beni ağlatıyosun.
  • hayatımdaki anları yiyeceklerle kodlamam ne garip. bunu her gördüğümde ya da yediğimde gözümün önünde elinde ay çöreği yanında ablası yürüyen beş yaşındaki mutlu kız canlanıyor.
  • size semt pastanelerdeki ay çöreklerinin nasıl yapıldığını anlatayım.

    tam yaşımı hatırlamıyorum ama ortaokul çağlarımdı. yazın belirli haftaları mahalledeki esnaflarda çıraklık yapardım. kah berberlik, kah bakkal derken.. o yaz pastanede çalışmaya başlamıştım.

    sabahın çok erken saatlerinde, pastanenin ustası günlük çıkardığı ürünleri tek tek yapmaya başlardı. simitti, ekmekti, börekti derken bütün gün boyunca çıkardığı hamur işlerinin artıklarını spatula yardımıyla mermer tezgahtan kazır bir köşeye alırdı.

    tüm yapılacaklar bittikten sonra, kazıyarak bir köşeye aldığı artık parcalarını birleştirip, üzerine de ellerindeki un artıklarını iki elini sıvazlaya sıvazlaya atardı. işte bu da elimin lezzeti derdi.

    o günden beri yemekten çok keyif aldığım ay çöreğini yemedim.

    hayır adamın karakterine bakıyorum, düzgün dürüst bir figürdü. insanlara saygılıydı. bu adam bile bunu yapıyorsa, herhalde herkes böyle yapıyordur düşüncesini yıllarca yenemedin.
hesabın var mı? giriş yap